• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular


Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 0   0
EURO 0   0
       
Özlü Sözler
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen,cevizin hepsini kabuk zanneder.
PARA İLE ALINAMAYACAK SERVET

Köyde kaldığım yıllarda geçen zamanlarımı yaşamadığım, hayatımdan çaldığım bir zaman gibi de değerlendirdim. Köyde durduğumuz zamanlarda hayallerimiz köyden kurtulmak üzerineydi.Koyun, kuzu ,inek sesleri ve eşek anırması (zırlaması) siren sesi gibi gelirdi.

Kış mevsiminin güneşli günlerinde güney duvar diplerine minder atmış kadınların bazen fısıldarcasına konuşmalarını bazen de yüksek sesle tartışmaları duyardık. Eşeğin anırması akşamın yaklaştığının habercisiydi fakat pek önemsenmezdi hatta anırmasına bir küfürle karşılık verilirdi.
Kadınların “ahıra gireyim hayvanlar susuzluktan ve açlıktan öldü” bahaneleri o duvar dibi oturumlarının sonu olurdu. Minderleri ellerinde evlerinden içeri girer ahır elbiselerini giyip ellerinde sitillerle ahırın yolunu tutarlardı.. Koyun seslerinin sıklığı artınca anlaşılırdı ki koyunların yemleri hazır. Koyunlar yeme bırakılır sesler de aynı anda kesilir ortalığı bir sakinlik kaplardı. 
Bir müddet sonra kadınların ellerinde sitillerle yavaş adımlar ve yorgun bir halde eve doğru yol aldıklarını görürdük. 
Soba kovaları ile kül dökme görevini üstenen kişiler toz duman içinde kalırdı. Hafif bir öksürükle kendisini bu toz bulutunun içinden dışarı atıp hızlı bir şekilde yakaçak’lık dediğimiz yere girerdi. Kovaya birkaç çırpı ve üzerine de biraz odun  tezek bırakır yarı büzüşmüş halde ve hızlı adımlarla evlerine doğru koşarcasına giderlerdi. 
Durgun havada iş kokuları ortalığı kaplar ve akşam ışıkları tek tük yanmaya başlardı. Sofralara konulan kaşık, çatal bardak sesleri evleri bir müzik edasıyla süslerdi. 
Kış gecelerinde misafirlikler bir başkaydı. Bir gün kime gidilmişse diğer gün de onlar misafirliğe beklenirdi. Gitmemek kırgınlık sebebi sayılırdı. Önemsenmemek anlamına gelirdi. 
Yemekler çabuk yenmeliydi, misafir gelirse ayıp olurdu. Ayrıca sofrayı geç saate bırakan kadın tembel kadından sayılırdı. 
Bu arada ellerinde metal el fenerleriyle önlerini aydınlatarak ve ara sıra fısıldaşma şeklinde konuşmalarla misafirliğe giden yaşlı kadın ve erkekler görülürdü. Zorunluluk olmadıkça çocuklar misafirliğe götürülmezdi.Yolda misafirliğe giden bir başkası görürlerse tanımak amacıyla el feneri gözlerine sokulacak şekilde tutulur tanınmaya çalışılırdı. Köpeği olan evin yakınından geçilirken konuşmalar kesilir köpeği huylandırmamak için parmak uçlarından yürünerek en sessiz şekilde oradan uzaklaşılırdı. Bazen bu sesleri duyan köpeklerin ani havlamaları ile beraber korkan ve bağıran kadın erkeklerin sesleri ve arkasından “İtinizin önüne çıkın” ya da “Bu soyhayı niye besliyorsunuz ki” gibi seslenişler işitilirdi.Misafirlikte eve girilir girilmez çaktırmadan ayakkabı sayısına bir göz gezdirilir içeride kimlerin olduğu sorulurdu. Eğer küs, sevmediği ya da sohbeti iyi çeviremeyen bir kişi var ise “Şuraya gidiyorduk ta bir de ayak üstü size uğrayalım dedik, yarın geliriz.” yalanı uydurulur odaya girmeden ve içerideki kişilere çaktırılmadan sessizce evden çıkılır Başka gidilecek yerler ve misafirlikler gözden geçirilirdi. Biraz ilerleyip karar değiştiren ve başka yere sapan misafirleri kapıyı kapayıncaya kadar mahçup gözlerle izlerdik. 
Misafir gelip hoşbeşten sonra “daha daha nasılsın..” devresine geçilinceye kadar misafirin yanında oturulurdu. Sobanın üzerinde kaynayan suyun mutfağa götürülmesi çayın habercisiydi. Çaylar pişirilir kızlar var ise kızlar yok ise gençlerden biri çayları doldurur ve diğer ikramları tepsiyle dağıtırdı.Bu sırada ikramda bulunan kıza ve erkeğe dikkatlice bakılırdı.İkramın ayakta belden eğilerek yapılması gerekirdi.Eğilmenin ölçüsü saygının derecesini belirlerdi. İkramlar önce erkeklere sonra kadınlara yapılırdı. Kadınlar bir taraftan çaylarını alır bir taraftan da laflamaya devam ederdi.İkramda bulunan kız güzel ise laf arası bir iki güzel söz de ona söylenirdi. Çaylarını yudumlamak için örgülerini ayaklarının dibine koyar çay bardağından bir fırt aldıktan sonra çayına atmayı unuttuğu birkaç kelle şekeri çaya özensizce atar, bir taraftan çayını karıştırır diğer taraftan lafına aynı hararetle devam ederlerdi. Bu şekerlerin erimesi bir iki dakikayı bulurdu. Çocuklara çay nadiren verilirdi. Çünkü çişli yatak kışın zor kurutulurdu. 
Çocukların az konuşmaları ve yaramazlık yapmaması için cin, peri, kurt, dev masalları anlatılırdı. Bu masallardan sonra çocuklar yaramazlığı bırakın odadan dışarı çıkmaya bile cesaret edemezdi. Lafın koyu yerinde ana ya da babaya tuvalet denirse önce duymamış havasında lafa devam edilir ısrar devam ederse işte kıyamet ondan kopardı. Zaman ilerledikçe ev sahibi ve misafirlerde uyuma belirtileri (. “Hadi herif kalkalım geç oldu” gibi ev sahibine bir yoklama çekilirdi. Bu sözlerden sonra ev sahibi isteksizce zamanın daha erken olduğunu söyler ve mutfaktan alel acele meyveleri getirirdi. Meyveler yenirken yeni bir konu açılır, sohbetler bu konu üzerine yoğunlaşır, kadınlar da konuya müdahil olunca sesler daha yüksek perdeden çıkmaya başlardı. Sonra misafirlerden önce erkek sonra kadın bir şey olmuşçasına ani ayağa kalkarlar, çok oturduk diyerek girişe salona yönelirler erkek bir taraftan paltosunu omzuna atar bir taraftan da ayak kapısını giymeye başlardı.. Kapıya çıkar gökyüzüne bakar ve vaktinde bayağı geçtiğini esneme ile karışık bir sesle söyler ve sonra da kendisi önde eşi arkada evden kaçarcasına uzaklaşırlardı.
Duman kokan zifiri karanlıkta parlayan yıldızlar ve şıhbarak’ın altın gibi parlayan rengarenk ışıkları arasında geceye veda edilirdi.

İşte bu sıkıntı diye anlattığım anlarım ve anılarım şimdi özlemim hatta hayalim diyebilirim.
Nerede bir koyun görsem, bir kuzu, tavuk sesi duysam hayallere dalar o sıkıntı dediğim anları bir özlemle en ince ayrıntısına kadar hatırlamaya çalışırım.

Kayıp diye zannettiğim bu yıllar duygularımı en yoğun yaşadığım yıllar, kayıp değil koskocaman bir kazanç , para ile satın alamayacağım bir servetmiş meğer.


yazar:Gökhan Yerli



Gökhan yerli
Okunma Sayısı: 1104


18.216.229.154








  merve

Nekar güzel anlatmışınız köyü mükemmel gecekten çok doğru her şey yaşantı falan

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
A.Ş.
Değerli kardeşim (Çvş) Adem Kuleman, öyle zannediyorum ki sen Gelibolu Ölçme Bölüğünde askerlik görevini yaptın.Tahminim doğruysa yukarıdaki telefondan ararsan görüşürüz..Selamlar….

OSMAN
Selamün Aleyküm bende şıhbaraklıyım 20 yıldır köyüme gelmedim her şey için çok sağol allah razı olsun

ali dönmez
slm nasılsınız köyüme hasret gideriyorum son yapmış olduğunuz nostalji fotoğraflar çok güzel emeğinize sağlık eski günlere götürdünüz beni


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler
© Copyright 2018  V4.0 Tüm Hakları Saklıdır. Hazır Dernek Sitesi | Hazır Köy Sitesi
Top